Mükellef adına düzenlenen vergi tekniği raporunun verilmesi talebiyle yaptığı bilgi edinme başvurusunun reddine ilişkin işleme karşı vergi mahkemesinde dava açabilir mi?


D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/546
Karar No : 2019/1269


TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …Anonim Şirketi
VEKİLİ : …
KARŞI TARAF (DAVALI) : …
VEKİLİ : …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin, … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunun kendilerine verilmesi talebiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin 24/12/2013 tarihli işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır.
… Vergi Mahkemesinin, … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
Vergi hukuku alanına ilişkin idari işlemlerden, yükümlülerin hukukunu doğrudan etkileyen, onların hak ve yükümlülüklerinde değişiklik veya yenilik yaratan ve uygulanabilir nitelikte bulunanlar idari davaya konu teşkil edebilir.
Bu bakımdan idarenin vergi tarhı, tahakkuku ve tahsiline ilişkin işlemleri ile kesin ve yürütülebilir nitelikte diğer işlemleri davaya konu edilebilirse de kişilerin hak ve yükümlülüklerinde hiçbir değişikliğe ya da yeniliğe neden olmayan, idari işleme hazırlık niteliğindeki vergi inceleme raporları, takdir komisyonu kararları ve bu nitelikteki diğer işlemlerinin idari davaya konu edilmeleri mümkün değildir.
Bu durumda, icrai niteliği bulunmayan dava konusu işleme karşı açılan davanın, 2577 sayılı Kanun’un 15/1-b maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Vergi mahkemesi bu gerekçeyle davanın reddine karar vermiştir.
Davacının temyiz istemini inceleyen Danıştay Üçüncü Dairesinin, 10/03/2015 tarih ve E:2014/4856, K:2015/1122 sayılı kararı:
Dava, 30/10/2013 tarihli ve … sayılı vergi tekniği raporunun iptali istemiyle değil, davacı tarafından, 2008 ilâ 2012 yılı işlemlerinin transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç bakımından incelenerek adına önerilen tarhiyatların dayanağı olan vergi inceleme raporlarının atıfta bulunduğu vergi tekniği raporunun kendilerine tebliğ edilmesi isteminin reddine ilişkin işleme karşı açılmıştır.
Bu haliyle dava konusu işlemin davacının hak ve yükümlülüklerinde hiçbir değişikliğe ya da yeniliğe neden olmaksızın idari işleme hazırlık niteliğinde bir işlem olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Bu nedenle uyuşmazlık konusu işlemin idari davaya konu edilebilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem olmadığı gerekçesiyle davayı reddeden vergi mahkemesi kararının esas hakkında karar verilmek üzere bozulması gerekmiştir.

Daire bu gerekçeyle kararı bozmuş; davalı idarenin karar düzeltme istemini reddetmiştir.
… Vergi Mahkemesinin, … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararı:
Mahkeme, aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ilk kararında ısrar etmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Vergi tekniği raporu tebliğ edilmeyerek Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınan haklarının ihlal edildiği, vergi mahremiyetinin üçüncü kişiler hakkında düzenlenen raporlar için söz konusu olabileceği, davanın esastan incelenerek işlemin iptali yönünde karar verilmesi gerekirken incelenmeksizin ret yönünde verilen kararda hukuka uygunluk bulunmadığı, bu nedenle mahkeme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay Üçüncü Dairesinin yukarıda yer verilen kararının dayandığı aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar kararının bozulması gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davacının temyiz isteminin KABULÜNE,
2- … Vergi Mahkemesinin, … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3- Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,
2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/12/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

X – KARŞI OY:

Vergi mahkemeleri, İdarei Yargı Düzeninin özel görevli mahkemeleridir. Bu yargı düzeninin genel görevli mahkemeleri ise idare mahkemeleridir. Bunun anlamı; özel görevli idari mahkeme olan vergi mahkemelerinin görev alanının kanunla belli edilmiş bulunması; kanunla sınırları çizilen bu alan dışında kalan ve özel görevli başka idari yargı yerinin; örneğin, Danıştayın görev alanına da girmeyen idari uyuşmazlıkların idare mahkemelerince çözülmesinin gerekli olmasıdır. Başka anlatımla; özel görevli idari yargı yerlerinin görev alanına girmeyen idari uyuşmazlıkların ”kanuni hakimi” idare mahkemeleridir.
Özel görevli idari yargı yeri olarak vergi mahkemelerinin görev alanı, 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun’un 3410 sayılı Kanun’un 2. maddesiyle değişik 6. maddesinde gösterilmiştir. Bu maddenin (a) bendine göre; vergi mahkemeleri, genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davaların; (b) bendine göre, (a) bendindikei konularda 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un uygulanmasına ilişkin davaların; (c) bendine göre ise diğer kanunlarla verilen işlerin çözümüyle görevlidir. Öte yandan; aynı Kanun’un 5. maddesinde de vergi mahkemelerinin görevine giren davalarla ilk derecede Danıştayda çözümlenecek olanlar dışında, maddede belirtilen davaların idare mahkemelerince karara bağlanamacağı hüküm altına alınmıştır.
Sözü edilen hükümlere göre, vergi mahkemelerinin bir uyuşmazlığın görüm ve çözümüne bakabilmeleri, sayılan davalardan birinin mevcut olması koşuluna bağlı bulunmaktadır.
Olayda, davacı şirket tarafından hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunun kendilerine verilmesi talebiyle yapılan başvurunun Bilgi Edinme Kanunu kapsamında yapılan bir başvuru niteliğinde olduğu, söz konusu başvuru üzerine tesis edilen ve davaya konu edilen işleminde vergilendirmeyle ve Kanunla sınırları çizilen vergi mahkemelerinin görev alanıyla ilgili olmadığı açıktır.
Bu itibarla, idare mahkemesince bakılması gereken davanın, vergi mahkemesince çözümlenmesinde yargılama hukukuna uyarlık bulunmadığından, mahkeme kararının belirtilen gerekçeyle bozulması gerektiği oyuyla kararın gerekçesine katılmıyoruz.


XX – KARŞI OY:
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında vergi mahkemesi kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.

BENZER YAZILAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir