İzaha davet edilip beyanname vermediğinden takdir komisyonuna sevk edilenler için emsal karar:


DANIŞTAY
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/389
Karar No : 2020/37

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN KONUSU : …. Vergi Mahkemesinin, … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 2007 yılına ilişkin gelir vergisi beyannamesini kanuni süresi geçtiği halde vermediğinden bahisle 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 30. maddesinin ikinci fıkrasının birinci bendi uyarınca takdire sevk edilen davacı adına, takdir komisyonu kararına istinaden re’sen tarh edilen 2007 yılı gelir vergisi ile bir kat kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması istenilmektedir.
…. Vergi Mahkemesinin, … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 30. maddesinin ikinci fıkrasının birinci bendinde, vergi beyannamesinin yasal süresi içerisinde verilmemesi hali re’sen tarh sebebi olarak sayılmıştır. Ancak, re’sen tarh sebebinin var olması, mükellefin mutlak surette vergiye tabi bir matrahının bulunduğu anlamına gelmemekte, bu hususun takdir komisyonunca araştırılarak ortaya konulması ve gerçek duruma en yakın şekilde matrah takdir edilmesi gerekmektedir.
Davacının, 2007 vergilendirme dönemine ilişkin gelir vergisi beyannamesini vermediğinden bahisle takdire sevk edildiği, takdir komisyonunca belirlenen matrah üzerinden de dava konusu vergi ziyaı cezalı gelir vergisi tarhiyatının yapıldığı anlaşılmaktadır.
Takdir komisyonunca, davacının ilgili dönemde gelir vergisine konu teşkil edecek herhangi bir faaliyetinin bulunup bulunmadığına dair hiçbir inceleme ve araştırma yapılmadan, takdirin dayanağı gösterilmeden tamamen genel ifadelerle matrah takdir edildiği görülmektedir.
Nitekim dava dosyası içerisinde bulunan takdir komisyonu kararında, davacının ilgili dönem vergi matrahının tespitinde işinin nevi, iş yerinin bulunduğu mahal, iş hacmi, çalışma süresi, günün ekonomik şartları, asgari geçim düzeyi, mükellefin diğer dönemlere ait beyanları ile emsali mükelleflerin beyanlarının dikkate alındığı belirtilmişse de takdir komisyonunun 213 sayılı Kanun’un 75. maddesiyle kendisine verilen inceleme yekisini kullanmadığı ve hiçbir inceleme ve araştırma yapmadan matrah takdirinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda, müstenidattan yoksun takdir edilen matrah üzerinden yapılan cezalı tarhiyatta hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Vergi Mahkemesi bu gerekçeyle cezalı tarhiyatı kaldırmıştır.
Davalı idarenin temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesinin, 19/04/2018 tarih ve E:2014/4252, K:2018/3813 sayılı kararı:
213 sayılı Kanun’un 267. maddesinde, emsal bedel, gerçek bedeli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tespit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değer olarak tanımlanmış, emsal bedelin sıra ile maddede belirtilen esaslara göre tayin olunacağı belirtilmiş, maddenin ikinci sırasında maliyet bedeli esası tanımlanarak emsal bedeli belli edilecek malın, maliyet bedelinin bilinmesi veya çıkarılmasının mümkün olduğu durumda mükellefin, bu maliyet bedeline toptan satışlar için %5, perakende satışlar için %10 ilave etmek suretiyle emsal bedelini bizzat belli edeceği hükmüne yer verilmiştir.
Tekstil elyafı toptan ticareti faaliyetiyle iştigal eden davacının 2007 yılına ilişkin gelir vergisi beyannamesini vermediğinden bahisle takdire sevk işleminin yapılmış, takdir komisyonunca davacının 2007 yılında vermiş olduğu katma değer vergisi ve geçici vergi beyannamelerindeki matrahlar dikkate alınarak 2007 yılı katma değer vergisi beyanlarında yer alan matrah toplamının %5’lik kısmı ilgili dönem gelir vergisi matrahı olarak kabul edilmek suretiyle vergi ziyaı cezalı gelir vergisi tarh edilmiştir.
Uyuşmazlıkta, davacının ilgili dönem gelir vergisi beyannamesini kanuni süresi içinde vermediği ve faaliyet konusunun “toptan ticaret” olduğu taraflar arasında ihtilafsız olup davacı tarafından da takdir komisyonunca yapılan değerlendirmenin gerçeği yansıtmadığına ilişkin herhangi bir somut delil ileri sürülmemiştir.
Bu durumda, davacının ilgili döneme ilişkin katma değer vergisi beyannamelerinde bizzat kendisinin beyan etmiş olduğu satış hasılatının, 213 sayılı Kanun’un 267. maddesine uygun şekilde %5’i ilgili dönem gelir vergisi matrahı olarak kabul edilmek suretiyle yapılan dava konusu vergi ziyaı cezalı gelir vergisi tarhiyatında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Daire bu gerekçeyle kararı bozmuştur.
…. Vergi Mahkemesinin, … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararı:
Mahkeme, aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ilk kararında ısrar etmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Takdir komisyonları tarafından matrah takdir edilirken eldeki mevcut donelerin yanında yapılan işin türü, iş yeri mevkii, emsali mükelleflerin beyan durumu, dönem hasılatları, ekonomik değişmeler ve benzeri faktörler de göz önüne alındığından, tarhiyatın dayanaktan yoksun olduğundan bahisle verilen ısrar kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … ‘NİN DÜŞÜNCESİ: Takdir komisyonunca matrah takdir edilirken davacının kendi beyanlarının dikkate alınması karşısında davacının ilgili dönemde gelir vergisine konu teşkil edecek faaliyetinin bulunup bulunmadığına dair hiçbir inceleme ve araştırma yapılmadan, takdirin dayanağı gösterilmeden tamamen genel ifadelerle matrah takdir edildiği gerekçesine dayanılamayacağı açıktır.
Öte yandan, uyuşmazlıkta, gerçek bedeli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tespit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değeri ifade eden emsal bedel uygulaması kapsamında bir bedel takdiri de söz konusu değildir.
Bu durumda, takdir komisyonunca esas alınan %5’lik kar marjının doğru olup olmadığı, davacının faaliyet gösterdiği sektör dikkate alınmak suretiyle ortaya konularak yeniden bir karar verilmek üzere ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY:
Davacı, 2007 takvim yılı gelir vergisi beyannamesini kanuni süresi geçtiği halde vermediğinden bahisle takdire sevk edilmiştir.
Takdir komisyonunca, davacının 2007 takvim yılında verdiği katma değer vergisi ve geçici vergi beyannameleri done kabul edilerek katma değer vergisi beyanlarındaki matrah toplamının %5’lik kısmı gelir vergisi matrahı olarak tespit edilmiş ve bunun üzerinden dava konusu cezalı tarhiyat yapılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3. maddesinin (B) işaretli bendinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, anılan hususların gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesinin ispatlama vasıtası olarak kullanılamayacağı, iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin bunu iddia edene ait olacağı belirtilmiştir. Kanun’un 30. maddesinde re’sen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunması şeklinde tanımlanmış, aynı maddenin 2. fıkrasının (1) numaralı bendinde, vergi beyannamesinin kanuni süresi geçtiği halde verilmemesi hali re’sen tarh nedeni olarak kabul edilmiştir.
Aynı Kanun’un 74. maddesinin (a) işaretli fıkrasının (1) numaralı bendinde, yetkili makamlar tarafından istenilen matrah ve servet takdirlerini yapmak; (2) numaralı bendinde ise vergi kanunlarında yazılı fiat, ücret veya sair matrah ve kıymetleri takdir etmek komisyonun görevleri olarak belirlenmiştir. Kanun’un 75. maddesinde de takdir komisyonlarının 74. maddedeki görevleri dolayısıyla Vergi Usul Kanunu’nda yazılı inceleme yetkisini haiz oldukları düzenlenmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İlgili dönem gelir vergisi beyannamesinin kanuni süresi içerisinde verilmediği hususunun taraflar arasında ihtilafsız olduğu uyuşmazlıkta takdir komisyonunca, davacının 2007 yılında vermiş olduğu geçici vergi ve katma değer vergisi beyannameleri done kabul edilmek ve katma değer vergisi beyanlarındaki matrah toplamına %5 kar marjı uygulanmak suretiyle matrah takdiri yoluna gidilmiştir.
Takdir komisyonunca matrah takdir edilirken davacının kendi beyanlarının dikkate alınması karşısında davacının ilgili dönemde gelir vergisine konu teşkil edecek faaliyetinin bulunup bulunmadığına dair hiçbir inceleme ve araştırma yapılmadan, takdirin dayanağı gösterilmeden tamamen genel ifadelerle matrah takdir edildiği gerekçesine dayanılamayacağı açıktır.
Öte yandan, uyuşmazlıkta, gerçek bedeli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tespit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değeri ifade eden emsal bedel uygulaması kapsamında bir bedel takdiri de söz konusu değildir.
Bu durumda vergi mahkemesince, takdir komisyonunca matrah takdir edilirken esas alınan %5’lik kar marjının doğru olup olmadığı, davacının faaliyet gösterdiği sektör dikkate alınmak suretiyle ortaya konularak yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davalının temyiz isteminin KABULÜNE,
2- …. Vergi Mahkemesinin, … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3- Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,
2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/01/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

X – KARŞI OY:
Temyizen incelenen ısrar kararının, Danıştay Dördüncü Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.

XX – KARŞI OY:
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında vergi mahkemesi kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.

BENZER YAZILAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir